Vergi Müfettişleri Vakfı

Haberler 30.12.2015


 

VERGİ REFORMUNA DEVAM EDİLMELİDİR

 

01.08.2010 tarih ve 27659 nolu Resmi Gazete ’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6009 sayılı Kanunla, yıllarca hiç dokunulmamış yasal düzenlemeler değiştirilerek,  vergi incelemelerinin planlanması, yürütülmesi ve mükellef haklarının güvence altına alınması noktasında,  vergi denetiminin hukuki çerçevesi, objektifliği ve güvenilirliği sağlanmıştır.

10.07.2011 tarih ve 27990 no’lu Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 646 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile de Maliye Bakanlığı’nda mevcut dört vergi denetim birimi olan vergi denetmenleri, maliye müfettişleri, hesap uzmanları ve gelirler kontrolörleri “Vergi Müfettişi” unvanıyla Vergi Denetim Kurulu çatısı altında birleştirilmiştir. Yeni yapılandırma ile vergi denetiminin organizasyonu, koordinasyonu ve bilgi paylaşımı sağlıklı bir şekilde yapılmaya başlanmıştır. Bu yönleriyle; 646 sayılı KHK tüm kamuoyunca olumlu karşılanmış olup, desteklenmiştir.

Öte yandan; yapılan reformların başarısını kalıcı kılmak, geliştirmek, istenen amaca ulaşmak için reformlara devam edilmesi gerekmektedir.

Adaletli vergi sistemi için öncelikle;

1-Beyan ettiği  gelirle orantısız harcama yapanların takibini yapabilecek güçlü bir gelir idaresinin yeniden oluşturmak,

 

2-Ülke ve dünya konjonktürü dikkate alınarak ilgili mevzuatta sistemli bir biçimde gelir-servet-harcama arasında bağlantı kuracak vergi güvenlik müesseseleri oluşturmak,

 

3-Siyasi irade tarafından, güç odaklarının, hakim grupların baskı ve yönlendirmelerine bakmaksızın cesaretle vergi reformunu yapacak bir iradenin  gösterilmesi,

 

Gerekmektedir. Diğer taraftan; etkin bir vergi sisteminin oluşturulması için, aşağıda belirtilen konularda  reform çalışmaları yapılmalıdır:

 

 

1-Büyümeyi teşvik eden, yatırım ve üretimi destekleyen değişiklikler yapılmalıdır.:

Vergi reformu kapsamında getirilecek düzenlemeler, üretimi, yatırımı ve büyümeyi teşvik edecek şekilde olmalıdır. Ancak, üretebilen Türkiye borçlarını azaltabilir. Üreten Türkiye demek, daha çok istihdam ve daha çok vergi demektir.

Dolaylı vergiler ve borçlanmaya başvurulmasının sonucu, gelir dağılımı bozukluğu, borç, faiz, kamu hizmetlerinde kalite kaybı ve süre gelen kısır döngüdür. Vergi sisteminde rant ekonomisinden üretim ekonomisine geçilmelidir. Türkiye’de sermaye ve yatırım yetersizliği söz konusudur. Bu nedenle yatırımlar desteklenmelidir.

2-Otokontrol müesseseleri oluşturulmalıdır.:

Kayıt dışılıkla etkin mücadele edebilmek için, modern vergi sistemlerinde olduğu gibi, gelir-servet-harcama düzeyinde kontrolü sağlayacak vergi güvenlik müesseselerine ihtiyaç bulunmaktadır. Oto-kontrol mekanizmaları bir yandan yükümlülükler arası çıkar ilişkileri yoluyla kendiliğinden bir denetim sağladığı gibi, diğer yandan vergiler arası oto-kontrol yoluyla çeşitli vergiler arasındaki ilişkilere önem kazandırmaktadır. Ayrıca, kaynağı ne olursa olsun her türlü gelirin toplanarak beyan edilmesini sağlayacak düzenlemelere ihtiyaç vardır.

3-Uzlaşma müessesesinin gözden geçirilmesi gerkmektedir.

Vergiyi hiç tahsil edememektense belirli bir indirim yapmak suretiyle verginin ödenmesini sağlamak amacıyla tesis edilen uzlaşma müessesesi, ülkemizde yeniden ele alınmalıdır. Özellikle vergilendirmeye ilişkin işlemlerde yükümlüleri sorumsuzluğa iten yapıdan kurtarılması gerekmektedir.

4 -Belge düzenin tam olarak yerleştirilmesine ilişkin düzenlemeler yapılmalıdır.

Bir çok faktör nedeniyle, ülkemizde belge düzeni tam olarak oturmamıştır. En önemli faktör ise kayıt dışı ekonominin varlığıdır. Vergi sisteminin sağlıklı işleyebilmesi için, belge düzenin tam olarak oturtulması esastır. Bu nedenle, ücretlilere vergi iadesi, özel gider indirimi gibi belge almaya teşvik eden düzenlemelere, kapsamı genişletilerek tekrardan yer verilmelidir.

5-Mali güce göre vergilendirme ilkesi dikkate alınmalıdır. 

Anayasamızın 73. maddesin göre herkes kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür. Bu ilke, vergi yükünün adil ve dağılımını amaçlamaktadır. Gelir ve kurumlar vergisi gibi doğrudan gelir üzerinden alınan vergiler, günümüzde en adil vergiler olarak kabul edilmektedirler.  Öte yandan, Özel Tüketim Vergisi (ÖTV), Katma Değer Vergisi (KDV) gibi dolaylı vergiler genellikle ödeme gücü ilkesi gözetilmeksizin alınmaktadır. Ülkemizde yıllar itibariyle vergi sistemimizin dolaylı vergiler üzerine kurulduğu  görülmektedir. ( Dolaylı vergilerin payı % 70 civarındadır)  Bu ise, vergi adaletsizliğine, gelir dağılımı bozukluğunun artmasına sebep olmaktadır. Sistemli olarak düzeltilmesi gerekmektedir.

6- Vergi ceza sistemi gözden geçirilmelidir.

Basit, uygulanabilir, caydırıcı, kamu vicdanında kabul gören, adaletli vergi ceza sistemi oluşturulmalıdır. Ayrıca yapılacak düzenlemeler, yükümlülerin cezalı duruma düşmesini önceden engelleyecek tedbirleri içeren modern düzenlemeleri de yer vermelidir.

7-Ücretler üzerindeki vergi yükü düşürülmelidir.

Ücretliler, sosyal devlet olma gereği belki de en çok korunması gereken kesimdir. Ücretlilerin geliri enflasyonun peşinden sürüklenmektedir. Ayrıca, ücretlilerin vergisi tevkif yoluyla alınmaktadır. Ayrıca, amortisman ve gideri yoktur. Buna göre, düşük oranlı vergi tarifesine göre vergilendirilmesinin sağlanması gerekmektedir. Diğer yandan, ücretler üzerindeki vergi yükü ve sosyal güvenlik primi oldukça yüksek olup, bu durum kayıt dışı istihdam ve kayıt dışı ekonomiye sebep olmaktadır. Dolayısıyla, bu şartlarda çalışanları kayıt altına almak zorlaşmaktadır.

8-Vergi bilincinin oluşturulması için daha fazla çalışma yapılmalıdır. 

Bilindiği üzere; Türk Vergi Sistemi’nde aksine hüküm bulunmadıkça, beyan esası geçerlidir. Yani, günümüzde vergilerin önemli bir bölümü mükelleflerin beyanı ve vergi idaresinin denetimi esasına dayanmaktadır. Bu yönteme göre, mükellef ödeyeceği vergiyi bizzat kendisi tayin ve tespit etmektedir. Bu durumda mükellef, bir taraftan doğru beyan etmenin vatandaşlık görevi olduğu ve diğer taraftan da, bunu yapmadığında daha az vergi ödeyerek bir menfaat sağlayabileceği şeklinde bir ikilem içerisindedir. Vergi bilincinin yetersizliği dikkate alındığında, daha fazla verginin beyan dışı bırakılması söz konusu olabilmektedir. Bu nedenle, vergi mükelleflerine güvenilmesinin ve mükelleflerin vergilerini gönüllü olarak ödeyebilmelerine imkan sağlayacak tedbirlerin alınması gerekmektedir. Bu itibarla, Türkiye’de öncelikle vergi bilincinin yerleşmesi için çok ciddi çalışmaların yapılması zorunludur. Özellikle küçük yaşlarda bu bilinci vermek gerekmektedir. Elbette şiir, kompozisyon, resim yarışmaları, tiyatro konuları gibi yoğun çalışmalar yapılmaktadır. Ancak, insanlarımıza duyarlı olduğu konularla yaklaşarak, çocuklarımızın yarınları için, geleceğin güçlü  Türkiyesi için, vergi ödenmesinin gerektiği aşılanmalıdır. 

9-Vergi yargısının oluşturulması gerekmektedir.

Türk vergi sisteminin daha hızlı ve daha iyi işler hale getirmek için yapılacak reformun içinde; bağımsız- özerk vergi yargısının oluşturulması yer almalıdır.

10-Bazı özellikli rantların vergilendirilmesi sağlanmalıdır.

İmar planlarına, genel politikalara bağlı olarak ortaya çıkan kentsel rantlar mutlaka etkin biçimde vergilendirilmesinin sağlanması gerekmektedir. Zira, halihazırdaki vergi sistemimiz söz konusu rantları etkin bir biçimde vergilendirmemektedir. Netice de, büyük şehirlerdeki gayrimenkullerden ve özellikle arsalardan büyük gelirler elde edilmekte ve bunlar vergilendirilememektedir.  Bu yolda elde edilen rantlar kamu vicdanına da uygun olarak vergilendirilmelidir.

11-Vergiye ilişkin aflar çıkarılmamalıdır.

Vergi sistemini bozan, vergi adaletsizliğine yol açan vergi aflarından kaçınılmalıdır.

 

12-Vergi yükü kayıt içindeki mükellefler açısından caydırıcı olmaktan çıkarılmalıdır.

Vergi oranları, kademeli olarak indirilmek suretiyle, vergi sistemini yaşatacak düzeye getirilmelidir. Kayıt dışılıkla mücadele açısından, vergi yükünün kayıt içinde hareket eden mükellefler açısından caydırıcı olmaktan çıkarılması son derece önemlidir. Vergi oranlarının farklılaştırılmasından olabildiğince kaçınmalıdır. Vergi oranlarının düşürülmesi vergi tabanının genişletilmesi açısından da önemlidir. Öte yandan dolaylı vergilerin asli vergilere dönüştürülmesi, vergi oranlarının yükseltilmesi kayıt dışı ekonomiyi beslediği gibi; diğer yandan sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge kullanımını teşvik eder.

13-Vergi yasaları çok sık değişmemelidir.

Ülkemizde verginin tabana yayılması için, mevzuatın basit, vergilerin ödenebilir olmasına dikkat edilmelidir. Bu çerçevede, yapılacak değişiklikler ve uygulamalar, mükellef sayılarını arttırmalı ve herkesin gelirine göre vergi ödemesini sağlayacak şekilde yapılmalıdır. Vergi kanunlarının çok sık değiştirilmesi bazen var olan uyumu da  bozmakta olup, ortaya çıkardığı zorluklar nedeniyle vergisini ödeyenleri ve/veya ödemek isteyenleri sistemden uzaklaştırmaktadır. Mevzuatın sadeleştirilmesi, olabildiğince basit ve anlaşılabilir  olması vergi sisteminin sağlıklı işlemesi açısından gereklidir.

14-Cari denetim yapabilme kapasitesi artırılmalıdır.

Modern vergi inceleme tekniklerinin geliştirilmesinin yanı sıra, cari denetim kapasitesinin artırılması gerekmektedir. Sistemden kaynaklanan cari denetim yapamama sıkıntısı mevcuttur. Önceki yılların defter ve vesikalarının incelenmesi (Örn; 5 yıl) hem mükellefleri ve hem de incelemeyi yapanları ciddi şekilde sıkıntıya düşürmektedir.

Not: 10.07.2011 tarih ve 27990 no’lu Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 646 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile vergi denetimine getirilen yeni düzen çerçevesinde, denetim elemanı sayısı önemli ölçüde artırılmıştır. Hali hazırda yeni alınan vergi müfettiş yardımcılarının temel eğitimleri devam etmektedir.

                                                                                                                 

                                                                       Aykut GÜLEÇ

                                                              Vergi Müfettişleri Vakfı         

                                                                           Başkanı